
LEAVING SPACES IN TIME / ZAMANDA BOŞLUKLAR BIRAKMAK
EN
Leaving Spaces in Time focuses on the fragility of personal memory, the voids left by emotional traces over time, and their spatial counterparts. Comprising works by five women artists, the exhibition highlights the deliberate or spontaneous pauses that emerge within the non-linear flow of time.
During the preparation process, I found that the artists whose works resonated most strongly with the exhibition’s emotional and spatial sensibilities were predominantly women. Although I am not fond of categorizing artists based on gender, I felt that this alignment carried a natural harmony with the spirit of the exhibition, and thus chose to curate the selection exclusively from women’s works.
The exhibition brings together works that address the voids formed by uncertain emotions and the spatial absences they create. The invisible traces of these voids are transformed into tangible visual experiences through diverse artistic approaches.
In Elif Özen’s works, the incompleteness of unfinished scenes invites the viewer to complete them mentally; even in the absence of a figure, a strong connection emerges between the space and the individual. Şeyma Barut’s solitary, nude figures carry both vulnerability and quiet resistance; their postures reveal the exhibition’s emotional pauses through body language. Berka Beste Kopuz examines moments when time is interrupted through architectural fragmentations; her works in both painting and sculpture embody notions of memory, void, and rupture. Ekin Büyükşahin’s fabric pieces on canvas and Deniz Karakurt Şekerci’s stitched surfaces bring forth emotional layers overflowing from the past. These interventions become marks that interrupt both body and space, integrating into the exhibition’s narrative.
Through a silent yet intense narrative, the exhibition invites the viewer to follow the traces of lingering moments in memory and to reflect on feelings of solitude, introspection, and timelessness. The concept of “void” finds expression in multiple forms within the artists’ practices, as both a physical and emotional space.
TR
“Zamanda Boşluklar Bırakmak”, kişisel hafızanın kırılganlığı, duygusal izlerin zaman içinde bıraktığı boşluklar ve bu boşlukların mekânsal karşılıkları üzerine odaklanır. Beş kadın sanatçının üretimlerinden oluşan sergi, zamanın doğrusal olmayan akışında ortaya çıkan bilinçli ya da kendiliğinden gelişen duraksama anlarını görünür kılar.
Serginin hazırlık sürecinde, üretimlerinde serginin taşıdığı duygusal ve mekânsal hassasiyetin güçlü bir yansımasını bulduğum sanatçılar genellikle kadınlardı. Sanatçıları cinsiyet üzerinden sınıflandırmaktan hoşlanmasam da, bu çizginin serginin ruhuyla doğal bir uyum taşıdığını hissederek seçkiyi yalnızca kadın sanatçıların işleriyle kurmaya karar verdim.
Seçki, belirsiz duyguların oluşturduğu boşluklara ve mekânsal eksikliklere yönelen işleri bir araya getirir. Bu boşlukların görünmez izleri, farklı sanatsal yaklaşımlar aracılığıyla somut birer görsel deneyime dönüşür.
Elif Özen’in çalışmalarında, yarım kalan sahnelerin eksikliği izleyicide zihinsel bir tamamlamaya alan açar; sahnede bir figür bulunmasa dahi mekânla birey arasında güçlü bir bağ kurulur. Şeyma Barut’un yalnız ve çıplak figürleri, savunmasızlıkla birlikte sessiz bir direnç taşır; figürlerin duruşları, sergideki duygusal duraksamaları beden dili üzerinden görünür kılar. Berka Beste Kopuz, zamanın kesintiye uğradığı anları mimari parçalanmalar üzerinden sorgular; hem resim hem heykel formlarında ürettiği işler, hafıza, boşluk ve kopukluk kavramlarını bir arada taşır. Ekin Büyükşahin’in tuval üzerine yerleştirdiği kumaş parçaları ile Deniz Karakurt Şekerci’nin dikişle işlediği yüzeyler, geçmişten taşan duygusal katmanları açığa çıkarır. Bu müdahaleler, bedeni ve mekânı kesintiye uğratan izler olarak serginin anlatısına eklemlenir.
Zamanda Boşluklar Bırakmak, sessiz ama yoğun bir anlatıyla izleyiciyi hafızada kalan anların izini sürmeye; yalnızlık, içe dönüş ve zamansızlık duyguları etrafında düşünmeye davet eder. “Boşluk” kavramı, hem fiziksel hem de duygusal bir alan olarak sanatçıların üretimlerinde farklı biçimlerde karşılık bulur.
Küratör
Ayşegül Sarıgül














